Genel Güncel SonDakika

Kayseri’de sendika yürüyüşü: Vergide adalet istiyoruz!

Türk – İş ve Türk Harb – İş Sendikaları, Kayseri’de seslerini duyurmak için yürüyüş ve basın açıklaması düzenledi. Yürüyüş sırasında ”Vergide adalet istiyoruz, Ankara duy sesimizi bu gelen Harb –..

Kayseri’de sendika yürüyüşü: Vergide adalet istiyoruz!

Türk – İş ve Türk Harb – İş Sendikaları, Kayseri’de seslerini duyurmak için yürüyüş ve basın açıklaması düzenledi.

Yürüyüş sırasında ”Vergide adalet istiyoruz, Ankara duy sesimizi bu gelen Harb – İş’in ayak sesleri, Harb – İş işçisi vatan bekçisi, Harb-İş işçisi savunmanın bekçisi, Ankara Ankara duy sesimizi bu gelen Harb-İş’in ayak sesleri, direne direne kazanacağız, susma sustukça sıra sana gelecek ve Şehitler ölmez Vatan bölünmez” sloganları atıldı.

Sloganların yanı sıra alkışlı ve ıslıklı protestolarında gerçekleştirildiği yürüyüş Kayseri Cumhuriyet Meydanı’na kadar devam etti, burada sırasıyla Türk Harb-İş Sendikası Kayseri Şube Başkanı Şerif Efe Avcı ve Türk-İş Kayseri İl Temsilcisi İdris Güven basın mensuplarına açıklamalarda bulundu.

Yürüyüşün ardından ilk olarak konuşan Türk-İş Kayseri İl Temsilcisi İdris Güven açıklamalarında ”Bugün burada Türk-İş Harb-İş Sendikası tarafından düzenlenen eyleme katkıda bulunmak için şube başkanları ve üyeleri ile destek vermek için bulunmaktadır. Türk-İş, bugün Türkiye’nin her yerinde aktiftir. Dünkü durum neyse, bugün de Türk-İş’in durduğu yer aynıdır. Bilindiği üzere, 2023 yılında kamu çerçeve protokolü yapılmıştır. Bu protokolün ardından ülkemizde baş gösteren ekonomik krizler ve TÜİK’in gerçeği yansıtmayan enflasyon rakamları ile işçilerimizin büyük sıkıntılar içinde olduğu herkes tarafından bilinmektedir. Bunun üzerine Türk-İş’in Kamu Koordinasyon Heyeti, 10 Ocak’ta resmi bir yazı ile TÜİS’E başvurarak görüşmelerine başlamıştır. Dün ise Sayın Genel Başkanımız Ergün Atalay, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na giderek Profesör Doktor Vedat Işıkhan ile görüşmüş ve bu görüşme neticesinde açıklama yapmıştır. Genel başkanımız, kamu çalışanları için ciddi anlamda ücret kaybının söz konusu olduğunu belirtmiş ve Çalışma Bakanı Vedat Işıkhan ile bir araya gelerek bu konuları ele almıştır. Kamu işlerine toplu sözleşmenin yürürlük sürelerinin farklı olmasından kaynaklı ücret dengesizliklerinin giderilmesi için toplantı gerçekleştirilmiştir. Yıl içerisinde farklı aylarda başlayan ve enflasyonun yüksek çıkmasından dolayı işçilerimizi mağdur eden bir durumla karşı karşıyayız. Kamuda çalışan işçilerimizin tamamında ücret dengesizliği oluşmuştur. Biz de bu sorunları dile getirmek ve çözüm bulmak için elimizden geleni yapmaktayız. Bugün, burada birçok sendikanın işçisi arkadaşlarımız bulunmaktadır. Ocak ayında sözleşmesi başlayanlar, Şubat ayında sözleşmesi başlayanlar, Mart ve Nisan aylarında toplu sözleşmesi başlayanlar gibi farklı durumlarda olan arkadaşlarımız mevcuttur. Bu arkadaşlarımız farklı enflasyon oranlarıyla maaş zammı almaktadır, bu da maaş arasındaki düzensizliği ortaya koymaktadır. Türk-İş olarak, bu düzensizliğin düzeltilmesi ve bütün işçilerin Ocak ayında belirlenen enflasyon rakamıyla ve ek olarak hükümetten talep ettiğimiz refah payıyla zam almalarını talep etmekteyiz. Öncelikle belirtmek isterim ki, bugün Türk savunma sanayisinin en büyük destekçisi, alın terini harcayan değerli işçi arkadaşlarımız için bir araya geldik. Asfalt çalışmalarında emek veren, direğin tepesindeki arkadaşlarımız, fabrikalarda haberleşmemizi sağlayan herkes için ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Türk-İş olarak, her zaman işçilere destek vermeye devam edeceğiz. Türkiye’de Türk-İş var.” ifadelerine yer verdi.

Güven’in ardından hazırladığı metni okuyan Türk Harb-İş Sendikası Kayseri Şube Başkanı Şerif Efe Avcı ise şu şekilde konuştu: ”Malumunuz olduğu üzere faaliyette bulunduğumuz iş kolu, Milli Savunma ile İçişleri Bakanlığı’na bağlı askeri iş yerleri özel güvenlik görevlileri ve yabancı askeri işyerlerini kapsayan bir iş koludur. Bu yüzden ülkemizin bugününü ve geleceğini doğrudan ilgilendiren en önemli işlerin başındadır. Uzun bir süredir temsil ettiğimiz arkadaşlarımızın içinde bulunduğu ekonomik durumu her yerde dile getiriyoruz. Bunun için basınımızın Ankara temsilcileri, köşe yazarları ve savunma sanayi üzerinde çalışmalar gerçekleştiren akademisyenlerimizle geniş çaplı bir çalıştay gerçekleştirdik. Akabinde Cumhur İttifakı’nın paydaşları AK Parti ve Milliyetçi Hareket Partisi’nin genel başkan yardımcılarını ziyaret ettik. Bununla da kalmadık, Milli Savunma Bakanımız ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanımıza içinde bulunduğumuz sıkıntılı süreci tüm detaylarıyla paylaştık. Türk-İş’in Başkanlar Kurulu’nda her defasında dile getirdik. En son Türk-İş genel kurulunda bütün ulusal medyanın önünde en üst perdeden kendimizi ifade ettik. Talep ettiğimiz oldukça açık ve netti: Ülkemizin geleceği ve devletimizin bekası. 26 binden fazla üyemizin aldıkları ücretleri günümüz Türkiye koşullarında göz önünde bulundurduğumuzda, ücretlerinin çok düşük kaldığını ve hatta artık hayat pahalılığı karşısında yaşanılmayacak bir durum ortaya çıkardığını aktararak, özlük haklarında iyileştirme yapılmasını talep ettik. Bununla da kalmadık, gelişen ve büyüyen ülkemize omuz vererek, ülkemizin savunma sanayisinin %100 millileşmesi için emek harcayan üyelerimizin artık geçinemez bir noktaya geldiğini anlattık. Hatta tabiri caizse bıçağın kemiği parçaladığını, arkadaşlarımızın en temel ihtiyaçlarını dahi karşılayamaz noktaya geldiğini sürekli artan ev kiralarının, durmadan zamlanan rafların ve önüne geçilemeyen akaryakıt fiyatlarının karşısında ezildiğini ifade ettik. Ayrıca, arkadaşlarımızın ağır yaşam koşullarına karşı koyabilmek için mesai bitiminde merdiven altı tekstil atölyelerinde terzilik yaptığını, çeşitli restoranlarda motokurye ve düğün salonlarında garson olarak ek iş yaptıklarını, bunların yanı sıra askeri iş yerlerimizde çalışan birbirinden kıymetli, yetişmiş, yetenekli ve tecrübeli arkadaşlarımızın yaşadıkları geçim sıkıntılarından dolayı ya istifa edip özel şirketlere geçtiğini ya da gönülsüz bir şekilde emekliye ayrıldıklarını ifade ettik. Bu durumun askeri fabrika ve tersanelerimizin geleceğini tehlikeye atacağını ve neredeyse iş göremez bir hale geleceğini üstüne basa basa belirttik. Hatta asıl beka sorununun bu olduğunu defalarca ifade ettik. Bu süreçleri işletirken EYT’nin yasalaşmasıyla da 2023 yılı içerisinde 2705 arkadaşımızın emekliye ayrıldığını, 2024 yılının başında da 2 bine yakın arkadaşımızın emekliye ayrılacağını anlattık. Çünkü ekonomik koşullar altında ezilen bu ülkenin tankını yürüten, uçağını uçuran, gemi ve denizaltılarını yüzdüren fırtına obüslerini yürüten stratejik iş yerlerimizin güvenliğini sağlayan ve en önemlisi bir gece ansızın gelebiliriz cümlesini kurmamıza vesile olan arkadaşlarımızın yaptıkları aynı işin karşılığını özel sektörün bakım şirketlerinde çalışan işçilere göre çok daha düşük olduğunu, bu yüzden iş yerlerimize ayrıldığını aktardık. Bunların yanı sıra bir başka beka sorunumuz olan ve maalesef her geçen gün giderek büyüyen, önü alınmazsa eğer daha da büyük problemlere yol açacak olan birbirinden kalifiye arkadaşlarımıza çeşitli aracılar vesilesiyle yurt dışından teklifler geldiğini, bu yüzden iş kolumuzda her geçen gün artan beyin göçüne yenilerinin eklendiğini belirttik. Bunun da sürdürülebilir bir durum olmadığının ikazını yaptık. Bu anlattıklarımın yanı sıra 9 Mayıs 2023 tarihinde imza altına alınan Sosyal Kamu Çerçeve Protokolü ile kamuda hiçbir vasıf gerektirmeyen işlerde çalışanların bile bu saydığım işleri yaparak ülkemize değer katan yüksek bilgi ve birikime sahip işçi ve mühendislerimizin aynı ücreti alır hale geldiğini açıkladık. Soruyorum size, bu durum hangi akla, hangi mantığa, hangi matematiğe sığar? Hatta bir adım daha ileriye gidiyorum, masa başında oturarak origami sanatını geliştirenler, boş zamanlarını değerlendirmek için kağıt uçakları yapıp uçuranlar, F-16’ları uçuranların neredeyse bir buçuk iki katı maaş alır hale gelmiştir. Bununla birlikte, kamu toplu iş sözleşmelerinin yürürlük tarihindeki farklılık nedeniyle, yürürlüğü Ocak ayında başlayan toplu iş sözleşmeleri ile Mart ayında başlayan toplu iş sözleşmeleri arasında oluşan ücret farkının da bir başka hak kaybına ve adaletsizliğe neden olduğunu, bu durumun kamu işçileri arasında bir ayrıma sebebiyet verdiğini, hatta yaşanan sürecin hiç istemediğimiz bir şekilde iş barışını olumsuz etkileyeceğini ifade ettik. Ayrıca, yıllardır üzerine basa basa ifade ettiğimiz gelir vergisindeki adaletsizliğin giderilmesi için çalınacak hangi kapı varsa çaldık, söylenecek ne söz varsa söyledik. Türk Harb-İş Sendikası olarak 53 yıldır durmadan, usanmadan emeğin ve emekçinin yanında yerimizi alarak hakkı savunan bir anlayışla yolumuzda yürüyor, bu anlayışla atacağımız adımları bir bir atıyoruz. Bizim tek derdimiz bu kutsal topraklara bir helal gelmemesi, büyük ve güçlü devletimizin dara düşmemesi ve elbette ki bu ülkenin öz evlatları olan arkadaşlarımızın kendi öz yurtlarında rahat bir yaşam sürmesini sağlamaktan ibarettir. Değerli arkadaşlarım, buradan son olarak Türk Harb-İş Sendikası özelinde taleplerimizi bir kez daha belirtmek istiyorum. Birincisi, savunma sanayi pirimi talep ediyoruz. İkincisi, verimlilik teşvik primlerimizin arttırılmasını talep ediyoruz. Üçüncüsü, primlerimizin izin dönemlerimizde kesilmemesini istiyoruz. Ayrıca, arkadaşlar, iş yerlerimizde çalışırken gecesini gündüzüne katarak kendini daha iyi geliştirmek için, çoluğunun çocuğunun daha iyi şartlarda hayatlarını devam ettirebilmek için üniversite okuyup mezun olan mühendis arkadaşlarımız ve kardeşlerimiz için verilen sözlerin bir türlü yerine getirilmeyen mühendislik intibakının bir an önce yapılmasını talep ediyoruz. Bu anlamda, ülke bizim, devlet bizim, emek bizim diyor ve tüm Türk Harb-İş Sendikamızın fertlerini saygıyla selamlıyorum. Bizlere destek ve emeklerimize sahip çıkmak için gelen tüm emekçi kardeşlerime sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum. Bahtımız açık olsun, Allah’a emanet olun.”

YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)

ÜYE GİRİŞİ

KAYIT OL